AnaHaber Logo
hamburger-menu
BILIM

Meme kanserinde cerrahi, estetik ve beslenme desteği uzmanlar tarafından anlatıldı

Eskişehir Acıbadem Hastanesi doktorları Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hayrettin Dizen, Dyt. Ayşegül Akkaya Erden ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mutluhan Temizsoy, kadınlarda en sık karşılaşılan kanser türü olan meme kanseri konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Erken teşhisin tedavi başarısındaki kritik rolüne dikkat çeken uzmanlar, tarama yöntemlerinden cerrahi tekniklere, beslenme desteğinden onkoplastik cerrahiye kadar multidisipliner bir yaklaşımın hastanın yaşam kalitesini artırmadaki yerini vurguladı.

21.10.2025Güncelleme: 24.10.2025
Meme kanserinde cerrahi, estetik ve beslenme desteği uzmanlar tarafından anlatıldı
Selen Kurugöl

Görülme Sıklığı Artıyor mu? Uzmanlar "tarama" faktörüne dikkat çekiyor

Meme kanserinin görülme sıklığının yıllar içinde giderek arttığı gözlemleniyor. Uzmanlara göre, ortalama her 7-8 kadından biri hayatı boyunca bu hastalıkla karşılaşma riski taşıyor. Bu durumda ülkemizin oranına baktığımızda önümüzdeki yıllarda ortalama 5 milyon insanın meme kanseri tanısı alması mümkün görünüyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hayrettin Dizen, bu artışta çevresel ve genetik etmenlerin yanı sıra, mamografinin yaygınlaşmasının da büyük bir etken olduğunu belirtiyor. Doç. Dr. Dizen, "Eskiden mamografi bu kadar yaygın ve ulaşılabilir değildi. Şu anda ise hastanelerde rutin kullanıma girmesi, vakaların daha fazla tespit edilmesine yol açan etkenlerden biri oldu.” diyor. Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mutluhan Temizsoy da 40 yaş üzerindeki hemen her kadına mamografi önerilmesiyle farkındalığın ve tespit oranının arttığını söylüyor.

Erken teşhiste doğru bilinen yanlış: "Kitle varsa geç kalınmış olabilir"

Uzmanlar, tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğunu söylüyor. Diyetisyen Ayşegül Akkaya Erden, erken tanı konulan vakalarda başarı oranının yüzde 90’lara kadar çıkabildiğini belirtiyor.

Ancak Doç. Dr. Hayrettin Dizen, toplumda yaygın olan "kendi kendine muayene" yöntemine dair çarpıcı bir uyarıda bulunuyor. Dr. Dizen, "‘Elime kitle geldi’ denilen nokta, erken evre değildir. O aşamada genellikle hastalık zaten ileri evrelere atlamış oluyor. Asıl amaç, hastalığı 'elinize kitle geldiğinde' değil, henüz hiçbir belirti ortaya çıkmadan mamografiyle tespit edebilmektir." diyor. Dr. Dizen’e göre gerçek anlamda etkili olan, yaş gruplarına göre belirlenmiş düzenli tıbbi kontrollerdir:

20-30 yaş arası: En az iki yılda bir hekim muayenesi ve meme ultrasonu.

30-40 yaş arası: Her yıl hekim muayenesi ve meme ultrasonu.

40 yaş ve üzeri: Her yıl hekim muayenesi, meme ultrasonu ve iki yılda bir mamografi.

Dr. Dizen, mamografinin hastalığı henüz "evre sıfır" aşamasındayken, farklı dokulara yayılmadan tespit edebildiğini ve bu sayede hastanın kanserden kurtulabildiğini vurguluyor.

Tedavide kararı konsey veriyor

Meme kanseri tedavisi, multidisipliner bir yaklaşım gerektiriyor. Doç. Dr. Dizen, her hastanın durumunun medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, cerrahi onkolog, nükleer tıp uzmanı ve patoloğun birlikte karar verdiği konseyde belirlendiğini söylüyor. Tedavi planı, hastalığın evresine göre büyük farklılıklar gösteriyor. Dr. Dizen, "Evre 1 ve bazı evre 2 hastalarda cerrahi tedavi öncelikliyken, evre 3 ve 4 hastalarda öncelikle kemoterapi veya radyoterapi uygulanarak operasyon öncesi tümör küçültülebilir." diyor.

Diyetisyen Ayşegül Akkaya Erden de ekip çalışmasının önemine değinerek, "Doğru ekiple, yani onkolog, cerrah, radyolog, beslenme uzmanı ve psikologun beraber çalıştıkları bir yaklaşımla ilerlenirse, hastalıkla mücadelede başarı oranı ciddi biçimde artar." ifadelerini kullanıyor.

Cerrahi ve beslenme: Tedavi sürecinin iki önemli ayağı

Tedavi sürecinde her doktorun rolü farklılık gösteriyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Dizen, cerrahi alandaki gelişmeler sayesinde artık yaşam kalitesinin öncelikli tutulduğunu belirtiyor. Dizen ayrıca şu önemli noktalara da değiniyor: "Sentinel lenf nodu biyopsisi ile lenf bezlerinin tamamı çıkarılmıyor ve böylece hastada şişlik ya da hareket kısıtlılığı gibi komplikasyonlar önlenebiliyor. Ayrıca onkoplastik cerrahi yöntemleriyle kanserli doku çıkarıldıktan sonra memeye estetik olarak yeniden şekil verilebiliyor.”

Diyetisyen Ayşegül Akkaya Erden ise meme kanserinde beslenme konusunda doğru bilinen yanlışlara dikkat çekiyor. Akkaya Erden; özellikle "süt ve süt ürünlerini tüketmeyin" inanışının yanlış olduğunu, menopoz ve kemik erimesi riski nedeniyle pastörize süt ürünlerinin mutlaka öğünlerde yer alması gerektiğini belirtiyor. Uzm. Akkaya Erden ayrıca şu tavsiyelerde bulunuyor: “Antioksidandan zengin, renkli besinler (mor lahana, kırmızı elma, mor üzüm gibi) tüketilmelidir. Zeytinyağı aşırıya kaçmadan kullanılmalıdır. İdeal kilo korunmalıdır, çünkü kilo artışı insülin direnci ve meme kanseri riskini artıran bir faktördür.”

Plastik cerrahinin rolü: "Sosyal yaşama hızlı dönüş"

Op. Dr. Mutluhan Temizsoy, plastik cerrahinin tümör dokusu alındıktan sonra meydana gelen doku eksikliğini tamamlamak için devreye girdiğini söylüyor. Temiz ayrıca konuşmasında şu noktalara değiniyor: “Tedavi seçenekleri arasında silikon protezler veya hastanın kendi sırt, karın ya da uyluk içi bölgesinden alınan dokuların nakledilmesi gibi yöntemler bulunuyor. Plastik cerrahi olarak desteğimiz; ameliyat sonrasında oluşabilecek doku eksikliğinden kaynaklanan sosyal problemleri ortadan kaldırmak ve hastaların daha hızlı bir şekilde sosyal yaşamına dönmesini sağlamak.”

Uzmanlar, meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizerken, Dyt. Ayşegül Akkaya Erden sözlerini şöyle tamamladı: "Doğru beslenme, erken tanı ve tedaviye inanç, hayat kurtarır. Bu yüzden diyorum ki; güç bizde, mutfaklarımızda ve doğru ekipte."